Sosyal medyada dolaşırken rastladığım bir paylaşıma “bir konu hakkında
konuşan ve yazan insandan zarar gelmez.” diye yazmıştım. Bazı
takipçilerimiz düşüncemizi ilginç ve tehlikeli bulmuşlar. O nedenle
eskiden olduğu gibi çok sık aralıklarla yazı yazmıyorum.
Yazılarımızı takip eden bazı dostlar sohbet ortamlarında niye
yazmadığımı, her şeye rağmen yazmam gerektiğini söylüyor. Onlara,
cevap olarak yazdıklarımız yazıldığı ve yayınlandığı gibi kalıyor, bir
yere varmıyor diyorum. Olsun doğruları dile getirmen, yazman lazım
diyorlar.
Evet, nerede kalmıştık?
Uzmanlar bu sene yaz aylarının çok sıcak geçeceğini yazıp çiziyorlar.
Daha mayıs ayı ortalarındayız sıcaklar kendini her yönüyle
hissettirmeye başlarken, öbür taraftan da siyasetin kanı kaynamaya,
hatta fokurdamaya başladı. Gerçi geçen sene de çok hareketli ve sıcak
günler yaşamıştık.
Hatırlayacaksınız, geçen sene iki defa milletvekili seçimleri için
sandık başına gittik. Birincisi 7 Haziran seçimleri idi. Ak Parti
2002’den beri ilk defa mecliste milletvekili çoğunluğunu kaybetmiş,
muhalefet partilerine bir fırsat doğmuştu.
Ancak muhalefet partileri elbirliği edip kırk yılda bir karşılarına
çıkan fırsatları değerlendiremediler, beceriksizliklerini cümle alem
gördü. İktidarı tekrar Ak Partiye teslim etmenin yollarını aradılar.
Muhalefetin bu inanılmaz tavrı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Partinin
gözünden kaçmadı.
Ortaya çıkan iktidar fırsatı çok iyi değerlendirip sanıktan başarıyla
çıkmasını bildiler. Ak Parti 1 Kasım seçimlerinden %49,5 oy alarak 317
milletvekili ile yoluna devam ederken, CHP aynı kaldı 134 milletvekili
ile ana muhalefet, HDP üçüncü parti olarak 60 milletvekili çıkardı.
MHP ise mecliste 40 milletvekili ile temsil edilmeye başladı.
Haziran seçimlerinde 80 milletvekili çıkarmışken, Kasımda 40
milletvekiline düşmek MHP’liler üzerinde adeta şok etkisi yaparken,
seçim sonuçları başta MHP olmak üzere CHP ve HDP’de yoğun
tartışmaların yaşanmasına neden oldu. CHP ve HDP kongrelerini
toplayarak yaşanan tartışmaları nispeten frenlerken, MHP’de kazan
kaynamaya, isyan ateşi yükselmeye devam etti.
Eski milletvekilleri Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın
öncülüğündeki muhalefet kanadı 548 üst kurul delegesinin imzasını
toplayıp olağanüstü kongre talebiyle kapıya dayanmasıyla işler fena
karıştı. Genel Başkan Bahçeli ve genel merkez ekibi muhalefetin kongre
taleplerini en sert şekilde bastırmaya, hatta cezalandırmaya çalıştı.
Daha düne kadar kader birliği yaptığı insanlara mahkeme kapılarını
tavsiye etmeye ve olmadık hakaretler ve tehditler savurmaya
başladılar. Yanlıştı. Sonradan bu muhalefet kervanına, Genel Başkan
Yardımcılığından istifa eden Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ da
katıldı.
MHP iç tüzüğü hükümlerine göre olağanüstü kongre isteyenler, imza
toplayan veya imza verenler “hain” ilan edildi. Birçok il ve ilçe
yönetimi görevden alındı. Yerlerine yeni atamalar yapıldı, delegeler
disipline sevk edilmek, ihraç edilmekle tehdit edildi. Ancak bütün bu
olup bitenler muhaliflere geri adım attıramamış, yıldıramamış olacak
ki, meydanlara çıkıyor, mitingler, salon toplantıları düzenlemeye
başlamış bulunuyorlar.
Burada bir hususu belirtmekte fayda var. Muhalefet partilerinde
yönetici olmak o insanlara ayrı bir külfet ve maddi, manevi sıkıntı
kaynağıdır. İktidar partisinde ise durum biraz daha farklı olur,
yönetim kurulu üyesinin önüne fırsatlar çıkar, kapılar açılır.
Hâlbuki bu işi bu kadar ayağa düşürmenin anlamı yoktu. MHP lideri
Bahçeli de diğer partilerde olduğu gibi “olağanüstü kongre”
taleplerine tepki gösterecek yerde “buyurun kongreye” diyebilseydi. İş
bu aşamaya gelmezdi. Birkaç cılız karşı çıkışlar, parti koridorlarında
yok olur giderdi.
Gerçekten bu dönem MHP’de çok önemli bir gelişme yaşanıyor. Üçbeş
aydır MHP hiç olmadığı kadar kamuoyunun gündemini meşgul ediyor,
konuşuluyor, tartışılıyor. MHP’li olan da olmayan da MHP’yi konuşuyor.
Kimileri MHP’yi “paralel ele geçirecek” diyor, kimileri “Bahçeliye
operasyon yapılıyor” diyor.
Yıllarını MHP’ye vermiş çoğu insan “Bahçeli ile ben yoğum” diyor.
“Bahçeli ile bu iş olmaz” diyenlerin hesabını tutmak bile zor. MHP
için 15 Mayıs 2016 Ankara-Esenboğa buluşması bir dönüm noktası olacak
gibi görünüyor. Artık MHP geri dönülmez bir yola girmiş buluyor.
Görünen o dur ki, MHP açısından bu kavganın kaybedeni çok, bir
kazananı olmayacaktır. Elbette her karşılaşmanın, her kavganın bir
kazananı olur. Yazı da gelse tura da gelse, bir kazanan vardır. Onu da
ben açıklamayayım, siz bulun.
Sahi kazanan kim olur.