AKP’nin de Kürt sorununa mesafe koyması nedeniyle gözler şimdi CHP liderinin üzerinde yoğunlaştı...
Yalnız partilerin değil, ülkenin gözleri de değil, Batı’nın ve dünyanın gözleri de kurulacak hükümetin üzerine çevrildi.
ABD’den Almanya’ya kadar diğer batılı elçiliklerin de en çok ziyaret ettiği adres bu aralar CHP Genel Merkezi olduğuna tanık oluyoruz. Batı başkentleri, sermaye çevreleri, merkez medyanın ileri gelenleri de bir büyük koalisyon için CHP’yi cesaretlendiriyorlar. Bunun, son yılların tahribatını tamir edecek, Erdoğan’ı sarayına bekletecek, istikrar mesajı verecek tek formül olduğu anlatılıp duruyorlar.
Davutoğlu, Suriye’ye, Mısır’a, Irak’a adım atamaz artık; ancak siz atarsınız diyerek CHP’ye cesaret ve destek veriyorlar. AB yolu tıkandı; ancak CHP açabilir.
Sıfırlanan itibarları CHP düzeltebilir. Maliye’ye CHP yön verebilir. Dışişleri’nin kirletilmesine son verilmesi zorunludur. Eğitim’de CHP’nin ilkeleri benimsenerek düzenlenebilir. Bunlar, bir muhtemel ortaklığın olmazsa olmazlarıdır. CHP’nin ortaklık ilkelerinde uzlaşı sağlanmasına özen gösterilir sanıyorum.
CHP tabanında, “Artık biz de iktidar olmanın havasını görelim” diyenler kadar, seçim öncesi hesabının sorduğumuz konular ne olacak diye hayıflananlar da var.
17-25 Aralık hırsızlıkları ne olacak?
MİT’in illegal faaliyetleri, Roboski katliamı, gezi vahşeti, saray hassasiyeti, iktidar uğruna unutulacaksa üstelik bunlar unutulursa CHP iktidarda eriyebilir.
CHP Genel Merkezi’nin ağır düşünceler kaygılar içinde olduğu kesin, Erdoğan’ın gölgesi koalisyonun üzerinden nasıl kaldırılacak?
Cumhurbaşkanı’nın önümüzdeki süreçte anayasal çizgide kalacağını, geniş tabanlı bir hükümete zorluk çıkarmayacağını CHP ye bildirdiği anlaşılıyor.
Bunun karşılığında Erdoğan’ın kişisel dosyalarının pazarlığını ortaya atarsa? Dolayısıyla çok yakında o odada Davutoğlu ile yapılacak konuşmanın, aslında Erdoğan’ın gölgesi altında gerçekleşebilir.
Erdoğan, belli koşullarla Saray’ına çekilirse, Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun olmazsa olmazlarından bir kısmını yerine getirirse, CHP istediği bakanlıkları elde ederse, bir “AKP-CHP koalisyonu ihtimali var sayılır” hesaplaşmasından uzak tutmaya yarayacağı ortada...
Pazarlık başladığında her iki tarafın da ciddi tavizler vermeye ve tabanlarını tepkisine hazır olmaları da zorunludur.
15 yıl önce dünya AKP’yi nasıl çok istemişti. Bugün de CHP-AKP koalisyonu istiyor gibi bir hava var.
Çağdaşlaşma, demokratik, laik, özgürlükçü, cumhuriyet ilkelerine bağlı dünyalaşma programıyla siyaset yapan CHP’yi dünya hükümette görmek istiyor.
Gerçekten katılımcı özgürlükçü demokrat bir düzen kuramı için halk CHP’ye görev verdi. Yaşadığımız bu kritik dönemde CHP’nin çözüm adına atacağı adımlar güçlü kılacaktır.
